TZYMB

Türk Ziraat Yüksek Mühendisleri Birliği

Fındık Üreticisi Şokta…

Tarımsal ihracatımızın birinci sırasında yer alan, Karadeniz bölgesinde 8 milyon kişiyi ya direk, ya da dolaylı olarak etkileyen ve bölgenin vazgeçilmez bir ürünü olan fındık ülkemize her yıl önemli miktarda döviz kazandırmaktadır. Ancak son yıllarda fındık üreticilerimiz mağdur edilmektedir. Türk Ziraat Yüksek Mühendisleri Birliği Ülkemizde son günlerde fazlaca tartışılan fındık ürününün desteklenmesi konusu ile hükümet politikasını incelemiş ve bir basın bildirisi yayınlamıştır.

 


FINDIK ÜRETİCİSİ ŞOKTA


Fındık; Karadeniz bölgesinde 8 milyon kişiyi ya direk, yada dolaylı olarak etkileyen ve bölgenin vazgeçilmez bir ürünüdür.


         Tarımsal ihracatımızın birinci sırasında yer alan fındık, ülkemize her yıl önemli miktarda döviz kazandıran bir üründür. Dünya fındık üretiminin %75’i ve ticaretinin %90’ı ülkemiz tarafından yapılmaktadır. Fındıktan elde edilen döviz girdisi oranı, tarımsal ihracat içinde son yıllarda %20 civarındadır.


Son günlerde fındıkta öne çıkan iki konu vardır. Bunlardan birincisi iki yıldır alamadığı doğal afet zararı parası ile fiyatların süratle düşmesidir.


İki yıldır don zararından dolayı rekoltenin düşük olması sebebiyle fiyatların yüksek olmasını hükümet kendine mal etmekteydi. Ancak son altı yedi aydır fiyatların düşüşe geçmesi üzerine hükümet topu FİSKOBİRLİĞE atmaya başlamış ve yönetimini ele geçirmek için aday çıkarttığı, ama kazanamadığı FİSKOBİRLİK yönetimini becerisizlikle suçlamaya başlamıştır. Ancak Fiskobirlik özerk bir kuruluştur.


2004 Nisanında (12.04.2004) olan dondan dolayı bölgenin orta ve yüksek kesimlerinde o yıl hiç fındık olmamış, sahil kesimde ise üçte bir fındık olmuştur. Bu don zararından sonra da illerde oluşturulan zarar tespit komisyonları, üreticinin görmüş olduğu zararı tespit etmiş ve görülen don zararının 2090 sayılı Tabii Afetlerden Zarar Gören Çiftçilere Yapılacak Yardımlar hakkındaki kanuna istinaden karşılanacağı yetkililerce de söylenmiştir. Yasanın gereği de budur.


Ancak gelinen noktada fındık üreticisi, komisyon tarafından alması uygun görülen meblağın sadece %15’ni almıştır. Geri kalan ve fındık üreticisinin alacağı olan % 85’lik kısım ise, don zararının üzerinden iki yıldan fazla zaman geçmiş olmasına rağmen halen ödenmemiştir. Mevcut Hükümet her ay tarıma nasıl destek verdiklerini övünerek anlata dururken, fındık ürecisinin yasalardan kaynaklanan yaklaşık 250 trilyon TL (250 milyon YTL) alacağını hala ödemeyerek, devletten alacağına güvenerek borca giren üreticiyi sıkıntıya sokmuştur. Ayrıca fındık üreticisi DGD’den (Doğrudan Gelir Desteği) 2005 yılı alacağını da hala alamamıştır.


Destekleme Fiyat İstikrar Fonuna (DFİF) tarım ürünleri içinde sadece fındıktan ve işlenmemiş ham deriden ihracat esnasında fon kesilmektedir. Ham deri ihracatımız zaten yok denecek kadar azdır. Fakat fındıktan bu güne kadar DFİF’e kesilen meblağ 1,8 milyar doların (3 Katrilyon TL) üzerindedir. 2005 Temmuz ayında Hükümet bir genelge yayınlayarak, DFİF’ten, Tarım Satış Kooperatifleri Birliklerine kredi kullandıracağını açıklamış, ancak; bu fondan diğer Birliklere kredi açıldığı halde, esas fona bu güne kadar 3 katrilyon TL para aktaran fındığın üreticilerinin Birliği olan Fiskobirliğe kredi açılmamıştır.


Kredi kullanması engellenen Fiskobirlik, üreticiden aldığı ürünün bedelini ödeyememiş ve bunun neticesi olarak piyasada fındık fiyatları 6,5 YTL’den 2,5 YTL’ye düşmüştür. FİSKOBİRLİK, aldığı ürün bedelini ödemek üzere, kredi için çeşitli bankalara müracaat etmiş, ancak her nedense alacağı kredinin karşılığı depolarda olmasına rağmen bu kredi kendilerine verilmemiş, verdirilmemiştir. Ayrıca kullanmak istediği 150-200 milyon YTL krediye karşılık, 300 milyon YTL gayrimenkul varlığını da ipotek ettirmeyi kabul ettiği halde, yine de kredi kullanamamaktadır.


Fındık üreticisinin kafasına ise haklı olarak bir soru takılmaktadır. Acaba Sayın Başbakanın malum fındık ihracatçısı baş danışmanı mı, fındığa DFİF fonundan veya bankalardan alınacak olan krediyi açtırmamaktadır? Çünkü malum baş danışmanın geçen yıl da (2005) Fiskobirliğin stoklarındaki fındığı başka firmaları kullanarak satın aldığı ve pazarlayarak %100 kar elde ettiği uzun süredir basının gündemindedir.Bu sene de fiyatları geri çekerek aynı kazancı yapmak mı istemektedir? Bu baş danışmanın amacı; fındık üreticisine fazla kazanç ve devlete fazla döviz kazandırmak değil de kendisine bol kazanç sağlamak mıdır?


Fındık üreticisi kimsenin hakkını istemiyor. Ancak kendi hakkının yenmesini de hazmedemiyor. Fındık üreticisi devlete yük değildir. Tam tersine fındığa yapılacak 200-300 milyon dolarlık müdahale alımıyla, yine devlet karlı çıkacaktır. Çünkü karşılığında fındıktan sağlanan döviz girdisi 500 milyon dolardan 1,5-2 milyar dolara çıkacaktır. Nitekim 2005 yılında fındıktan elde edilen döviz girdisi tam 2 milyar dolardır. Hükümet fındıkta uyguladığı politikalarla tabiri caizse altın yumurtlayan tavuğunu kesmek istemektedir.


Bazıları gayet masumane bir şekilde ben pahalı fındık yemek istemiyorum diyerek fındığın desteklenmesine karşı çıkmaktadırlar. Fındık; bir şeker pancarı, pirinç, buğday veya et gibi temel gıda ürünü değildir. Fındık ihraç ürünüdür ve üretimin %90’ı dışarı satılmaktadır. Bunu diyenler kendileri değil de, Hans’ın, George’un ve Michale’in ucuz fındık yemesine farkında olmadan fırsat vermektedirler.  Fındıkta dünya fiyatını belirleme imkanımız vardır. Fiyatı yüksek belirlersek hem üreticimiz hem de devletimiz fazla kazanacaktır.


Hükümet yetkilileri, Birlikler özerk, biz karışmayız diyemezler. Birlikler Türkiye’de tarımın desteklemenin en önemli unsurlarından birisidir. Ayrıca AB’ye girmek için can atan ve her şeyi AB’ye uydurmaya çalışan hükümet Avrupa Birliğinde uygulanan müdahale alımını neden fındıkta uygulamamak için çırpınmaktadır. Yoksa AB’ye girmek mi istememektedir.


Mevcut Hükümet fındık üreticisine yardım etmek yerine, bir Amerikan firması kanalıyla Gürcistan’dan getirilen 10 fındık üreticisi ve firma yetkililerine, fındık  yetiştiriciliği konusunda, Fındık Araştırma Enstitüsünde 2005 Mart ayında kurs verdirmiştir. Hükümet fındık üretimi konusunda Ülkemize ve fındık üreticimize rakip çıkartmak mı istemektedir?


Başbakan, bölge il kongrelerinde yaptığı konuşmalarda, Giresun’da 1,5, Ordu’da ise 2 katrilyon TL Fiskobirliğin borcunu sildik diye söylemiştir. Aslında bu rakamlar doğru değildir. 57.Hükümet zamanında, 1.6.2000 tarihinde çıkarılan 4572 sayılı Tarım Satış Kooperatif ve Birlikleri hakkındaki kanunla bütün birlikler özerk bir yapıya kavuşturulmuş ve bütün birliklerin devlet adına yapmış oldukları alımlardan kaynaklanan tüm borçlarının silinmesi hüküm altına alınmıştır. (Geçici Madde 1/E). Bu kanunla sadece Fiskobirliğin değil, tüm birliklerin borcu silinmiş ve yasa da bu hükümet tarafından çıkarılmamıştır. Fiskobirlik tarafından destekleme alımlarının başladığı 1964 yılından bu güne kadar alınmış ürünlerden, devletçe yağlığa ayrılan toplam 533.000 ton ürün olmuştur. Bu da  bahsedilen kanunla hazine tarafından tasfiye edilmiştir.


Bu sene fındık rekoltesinin 650.000 ton olacağı tahmin edilmektedir. Eğer hükümet bu fındık politikasını aynen devam ettirirse, 2006 ürünü fındık, 2-2,5 YTL’den ancak satılabilecek ve döviz gelirimizde 500-600 milyon dolarlara gerileyecektir. Bu işten kim kazançlı çıkacak takdirini sizlere bırakıyorum.


Fındık için acilen, kısa vadede yapılması gereken; 2006 ürünü fındıktan dış satım ve iç tüketim fazlalığı olan 100-150.000 ton ürün alınarak, öğrencilere, askerlere, fakire ve fukaraya verilen gıda sepetlerine konularak tüketilmelidir. Yada yağlığa ayrılarak işlenmeli ve yağ olarak tükettirilmelidir.


Uzun vadede yapılması gereken ise; 1983 yılında çıkarılan 2844 sayılı Fındık Üretiminin Planlanması ve Dikim Alanlarının Belirlenmesi hakkındaki kanunun gereğinin yapılarak tek fındık ocağının dahi dikilmesine müsaade edilmemesi gerekir. (1983 yılında 400.000 hektar olan fındık alanı, 2006 yılında 650.000 hektarı geçmiştir.)


Hemen etkili bir reklam kampanyası başlatılarak, yine uzun vadede fındığın tüketimini hem içerde, hem de dışarıda artırarak bu sorunu çözmek mümkündür. Fındık üretim-tüketim dengesi kurulduktan sonra da, tekrar üretimi artırmaya kontrollü olarak müsaade edilebilir.


 


Fındık üreticisi Hükümetten ulufe istememektedir.


Fındık üreticisi yasal hakkını istemektedir.


Fındık üreticisi adalet istemektedir.


Fındık üreticisi kendisine haksızlık ve ayırım yapılmamasını istemektedir.


 


(14 Temmuz 2006)


Türk Ziraat Yüksek


Mühendisleri Birliği


Yönetim Kurulu